Ferdi Tayfur’un avukatları tarafından mahkemeye sunulan belgelerde, "Tayfur" isminin, kamuoyunda güven uyandıran bir marka değeri taşıdığı, bu ismin ticari kazanç elde etmek amacıyla yetkisiz şekilde kullanıldığı savunuldu. Söz konusu kullanımın haksız rekabete neden olduğu ve Tayfur'un itibarının bu durumdan olumsuz etkilendiği ifade edildi.

Muhammet Aydın ise iddialara karşı sessizliğini bozarak yazılı bir savunma sundu. Aydın’ın avukatı, tedbir kararı nedeniyle şirketin ciddi maddi kayıplar yaşadığını ve birçok bayinin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti. Dilekçede, tedbir kararının "telafisi güç zararlar" doğurduğu, bu sebeple kaldırılması gerektiği vurgulandı.

Duruşma 10 Temmuz’a Ertelendi

İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde 15 Mayıs’ta görülen ilk duruşmada, taraflar ve avukatları hazır bulundu. Ancak dava dosyasındaki eksik belgeler nedeniyle duruşma, 10 Temmuz tarihine ertelendi. Mahkeme, dosyanın usule uygun hale getirilmesi için taraflara süre tanıdı.

“Sadece Eşime Şirket Hediye Ettim, Davanın İçine Çekildim”

Duruşmanın ardından İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Muhammet Aydın, süreci şu sözlerle değerlendirdi:

"Bu davayla birlikte kamuoyunun ilgisi üzerime yöneldi. Kayınpederim hayattayken sessiz kalmayı tercih ettim, dava dosyasına bile avukat vekaleti sunmadım. Ancak vefatının ardından mirasçılar tarafından şirketimize ortak olma yönünde girişimler olduğunu fark ettik. Eşime hediye ettiğim bir şirket vardı, bu şirket üzerinden bir marka oluşturdum. Ancak gelişmeler bizi bu hukuki sürecin içine çekti."

Aydın, davanın esasa geçmeden ertelendiğini ve kendilerinin haklılığının bir sonraki duruşmada ortaya çıkacağını düşündüğünü de sözlerine ekledi.