6,2’lik Deprem İstanbul’da Can Kaybı ve Ağır Yıkım Yaşatmadı: Uzmanlar 3 Etken Açıkladı

6,2’lik Deprem İstanbul’da Can Kaybı ve Ağır Yıkım Yaşatmadı: Uzmanlar 3 Etken Açıkladı

23 Nisan’da Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem İstanbul’da büyük hasar ve can kaybına yol açmadı. Uzmanlar, bu sonucu üç ana etkenle açıklıyor:

Marmara Denizi'nde 23 Nisan'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem İstanbul'da büyük bir yıkıma ve can kaybına neden olmadı.

Resmi verilere göre, İstanbul'da 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından 291 artçı sarsıntı kaydedildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremin ertesi günü İstanbul başta olmak üzere Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Yalova'da yaşayanlardan toplam 1399 yapı ihbarı alındığını açıkladı.

Kurum, 7 binanın az hasarlı olduğunun tespit edildiğini söyledi.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise depremde birincil yaralanmanın olmadığını belirtti.

Deprem sonrası panik nedeniyle kaçarken yaralanan kişilerin hastanelere başvurduğunu aktaran Memişoğlu, 60 kişinin hastanelerde tedavi edildiğini söyledi. Bakan, hayati tehlikenin olmadığını ekledi.

Türkiye'de geçmişte benzer büyüklükteki depremlerde ölümler ve yıkımlar yaşanmıştı.

Peki İstanbul ve çevresi 23 Nisan depremini nasıl can kaybı yaşamadan ve büyük bir felakete dönüşmeden atlattı?

İstanbul'da 6,2 büyüklüğünde deprem fay hatlarını nasıl etkileyecek?

İstanbul, 23 Nisan 2025 tarihinde saat 12.49’da Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Sarsıntı kentin birçok ilçesinde güçlü şekilde hissedildi, vatandaşlar panikle sokaklara döküldü. Ancak endişelere rağmen, deprem sonrasında ne can kaybı yaşandı ne de ciddi yıkım rapor edildi. Bu durum, uzmanların dikkatini çekerken, kamuoyunda da “Bu nasıl mümkün oldu?” sorusu gündeme geldi.

BBC Türkçe’ye konuşan uzmanlar, İstanbul’un bu sarsıntıyı büyük bir felakete dönüşmeden atlatmasını üç temel etkene bağlıyor:

1. Depremin merkez üssü İstanbul’a uzak: Depremin odak noktası Marmara Denizi’nde, Silivri açıklarında yer aldı. Bu konum, depremin İstanbul’a etkisini kısmen hafifletti. Özellikle sarsıntının merkezden uzaklığı, hasar potansiyelini azalttı.

2. Büyüklük kritik eşiğin altında kaldı: Depremin büyüklüğü 6,2 olarak ölçüldü. Bu tür depremler, kent ölçeğinde yıkıcı etki oluşturabilecek eşik değerin biraz altında kalır. Yer bilimcilere göre, özellikle yapı stoku sorunlu kentlerde bu eşik 6,5 ve üzeri olarak kabul ediliyor.

3. Yatay ivme düşük gerçekleşti: Depremin oluşturduğu sarsıntının teknik ölçümü olan yatay ivme, İstanbul genelinde yalnızca 0,2g civarında kaydedildi. Bu oran, hasar oluşturacak düzeyin oldukça altındaydı. Kısaca, yer hareketinin gücü sınırlı kaldı.

AFAD, deprem sonrası 1399 bina için ihbar alındığını ve bu yapılardan yalnızca 7’sinde az hasar tespit edildiğini açıkladı. Ayrıca panik sırasında yaralanan 60 kişinin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

Uzmanlar, bu durumun İstanbul’un olası büyük depreme hazır olduğu anlamına gelmediğini de vurguluyor. Yapı stokunun yenilenmesi, riskli binaların tespiti ve halkın bilinçlendirilmesi hâlâ hayati önem taşıyor.

Sonuç: İstanbul, 6,2 büyüklüğündeki bu depremi şans, doğa koşulları ve görece sınırlı bir sarsıntının etkisiyle büyük bir felaket yaşamadan atlattı. Ancak uzmanlar, bu durumun gelecekte yaşanabilecek daha büyük depremler için rehavete yol açmaması gerektiği konusunda uyarıyor.